- Nİ'ME-L VESİLE
- Ne güzel sebeb, ne âlâ vesile
Yeni Lügat Türkçe Sözlük . 2009.
Yeni Lügat Türkçe Sözlük . 2009.
vesile — is., Ar. vesīle 1) Sebep, bahane Arkadaşlar birer vesile ile dağıldılar ve beni Besim Bey le yalnız bıraktılar. M. Ş. Esendal 2) Elverişli durum, fırsat Muhasebeci, yerden temennalar, gevrek kahkahalar arasında bir vesile ile, kuru üzümden iki… … Çağatay Osmanlı Sözlük
vesile aramak — bir fırsatını kollamak İkide birde içimizden birine çatmak için vesile arıyordu. Y. K. Karaosmanoğlu … Çağatay Osmanlı Sözlük
vesile bulmak — sebep yaratmak, bahane göstermek Bir vesile bulup size takdim edilmek pek kolay bir iş oldu. H. C. Yalçın … Çağatay Osmanlı Sözlük
vesile olmak — uygun ortam oluşmak Evinde bazen namaz kılar ancak bir vesile olursa camiye giderdi. A. Ş. Hisar … Çağatay Osmanlı Sözlük
vesîle — (A.) [ ﻪﻠﻴﺱو ] 1. sebep, bahane. 2. yol … Osmanli Türkçesİ sözlüğü
VESİLE — (Vâsile) Bahane, sebeb. * Fırsat. * Elverişli durum. * Vasıta. Yol. * Pâye, rütbe. * Baba. * Kurbiyet. * Kendisi ile başkasına yaklaşılan şey. * Cennet te bir menzil adı. (El Vesiletü menziletün fi l Cenneti hadis i şerifi bunu te yid ediyor … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
VESİLE-İ CEMİLE — Güzel sebep. Güzel fırsat … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
VESİLE-İ SA'Y — Çalışma vesilesi … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
MATTE — Vesile, sebep … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
MÜTEVESSİL — (Vesile. den) Tevessül eden, sebep tutan, başvuran, girişen … Yeni Lügat Türkçe Sözlük